Son yıllarda jeopolitik gerginliklerin yoğunlaştığı Kafkasya’da, Azerbaycan ve Ermenistan arasında varılan anlaşma, hem bölgedeki dinamikleri değiştirecek hem de dünya siyasi sahnesinde yeni bir sayfa açacak nitelikte. Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın, başkanlık dönemi boyunca barışı sağlama çabaları göz önüne alındığında, bu anlaşma onun dış politikasıyla da ilintili olarak değerlendirilebilir. Trump’ın yeniden şekillendirmeye çalıştığı ABD’nin uluslararası ilişkilerinde, bu tür anlaşmaların önemi giderek daha da artıyor.
Azerbaycan ve Ermenistan, uzun yıllar boyunca devam eden Dağlık Karabağ sorununu çözme amacıyla, geçtiğimiz günlerde önemli bir anlaşmaya imza attı. Bu anlaşma ile birlikte, iki ülke arasındaki sınırların belirlenmesi, toprakların iade edilmesi ve her iki tarafın da güvenlik garantileri üzerinde mutabakata varılması amaçlanıyor. Kafkasya'nın bu karışık coğrafyasında barışın sağlanması, sadece Azerbaycan ve Ermenistan için değil, tüm bölge için kritik öneme sahip. Söz konusu anlaşma ile birlikte, bölgedeki ekonomik işbirliklerinin artırılması, enerji koridorlarının güvenliğinin sağlanması ve uluslararası ticaretin geliştirilmesine yönelik fırsatlar ortaya çıkacaktır.
Trump döneminde ABD'nin dış politikası, genellikle doğrudan müzakerelere ve anlaşmalara odaklıydı. Kafkasya’daki bu yeni gelişmeler, Trump’ın barış sağlama çabalarının bir devamı olarak görülebilir. Trump, Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki gerilimleri sona erdirmek için birçok kez arabuluculuk girişiminde bulunmuştu. Bu anlaşma, onun ve döneminin etkisinin hala hissedilir olduğunu gösteriyor.
Kafkasya'daki barış, sadece iki ülke için değil, çevre ülkeler için de büyük bir güvenlik ve istikrar kaynağı oluşturuyor. Azerbaycan, zengin doğalgaz ve petrol kaynaklarıyla tanınan bir ülke. Bu anlaşmanın ardından, Azerbaycan’ın enerji kaynaklarını Türkiye ve Avrupa’ya daha güvenli ve istikrarlı bir şekilde ulaştırma olanağı artacak. Ermenistan ise, ekonomik ve ticari açıdan daha sağlam bir temel bulacak, bu da iç muhalefetin azalmasına ve hükümetin daha güçlü bir konuma gelmesine yardımcı olabilir.
Ayrıca, bu anlaşmanın ardından, Rusya’nın bölgedeki etkisi de dikkate değer bir şekilde değişebilir. Rusya, hem Azerbaycan hem de Ermenistan ile geçmişteki ilişkileri nedeniyle önemli bir arabulucu olarak ortaya çıkabilir. Bu durum, on yıllardır süren Kafkasya bölgesindeki etnik ve siyasi gerilimlerin yatıştırılmasına yardımcı olabilir. Ancak, Rusya’nın tutumu ve bölgedeki stratejik hedefleri, ilerleyen dönemde anlaşmanın uygulanabilirliğini etkileyebilecek önemli faktörler arasında yer alıyor.
Sonuç olarak, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki bu barış anlaşması, sadece iki ulus için değil, aynı zamanda bölgenin istikrarı ve uluslararası ilişkiler açısından büyük bir dönüm noktası olabilecek potansiyel taşımaktadır. Trump’ın aradığı barış ise, Kafkasya’da somut bir biçimde kendini göstermiş durumda. Gelecek günlerde bu anlaşmanın etkileri daha da belirginleşecek ve dünya genelinde yeni bir dönem başlayacaktır. Anlaşmanın detaylarının dikkatle izlenmesi, bölgenin gelecekteki görünümü hakkında önemli ipuçları verecektir.