Geçtiğimiz günlerde yaşanan bir olay, toplumun dikkatini çekerken, şiddetin ve ilişkilerdeki güvensizliğin boyutlarını gözler önüne serdi. Olay, İstanbul'un gözde semtlerinden birinde meydana geldi. 35 yaşındaki Zeynep Y., eşi Ahmet Y. ile tartışmaya girdi. Tartışmanın nedeni ise Zeynep’in Ahmet’i, başka bir kadınla aldattığını düşünmesiydi. Tartışmanın büyümesiyle birlikte Ahmet Y., karısına fiziksel şiddet uyguladı. Zeynep, kendini korumak için eline aldığı bıçakla eşine saldırdı ve onu ağır yaraladı.
Ahmet Y., olayın ardından hastaneye kaldırılmasına rağmen kurtarılamadı. Zeynep Y.'nin ifadesine göre, "Aldatıldığımı düşündüm, ama o beni döverken kendimi kaybettim" dedi. Bu olay, hem aldatmanın neden olduğu şiddeti hem de kadınların ilişkilerde çoğu zaman maruz kaldığı şiddeti gözler önüne serdi.
Olayın ardından Zeynep Y. gözaltına alındı ve sorguya alındı. İlk ifadesinde, kocasının sürekli olarak kendisini aldatmakla suçladığını, bu durumun psikolojik olarak onu etkilediğini belirtti. Mahkeme süreci devam ederken, sosyal medyada ve sokaklarda bu olay hakkında birçok tartışma başladı. "Kimse şiddete maruz kalmamalı" mesajları öne çıkarken, diğer yandan bazı kişiler de Zeynep’i suçlayarak, "Kendini savunmak yerine neden bıçak kullandı?" diyerek olaya farklı açılardan bakıyor. Her iki tarafın da haklı noktaları olduğu düşünülse de, olayın temelinde yatan sorunların kökenine inmek gerekiyor.
Olayın hemen ardından sosyal medya platformlarında birçok kişi bu durumu tartışmaya açtı. Kadına yönelik şiddet, erkek egemen toplum yapıları ve ilişkilerde güven sorunları üzerine yapılan paylaşımlar hızla yayıldı. Empati yaratan paylaşımlar ile kınamalar birbirine karıştı. Bir grup, Zeynep Y.'nin yaşadığı psikolojik baskının altını çizerken, başka bir grup ise fiziksel şiddete başvurmanın asla kabul edilemeyeceğini savundu. Bu olay, aynı zamanda kadınların hem fiziksel hem de psikolojik şiddetten nasıl korunması gerektiği konusunda farkındalığı artırmaya yönelik bir tartışma başlattı.
Her geçen gün artan kadına şiddet olayları, sadece Türkiye'de değil, dünya genelinde ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Bu olay da, güçlü bir iletişim ile kadınların yaşadığı sıkıntılara ve toplumun bu konudaki tutumuna dikkat çekiyor. Zeynep Y.'nin durumu, pek çok kadın için bir ayna niteliği taşırken, toplumsal farkındalığın artırılması için mücadele eden sivil toplum örgütleri de olaya hızlı bir şekilde tepki gösterdi. Yasalar aracılığıyla toplumsal değişim sağlama çabası, bu gibi olayların önlenmesinde önemli bir rol oynuyor.
Olayın aile içindeki dinamiklerle de belirlendiği aşikâr. Ahmet Y.’nin ailesi, olayın ardından yaşananları kabul etmekte zorlandı ve "Bizim ailemizden böyle bir şey beklenemezdi," şeklinde açıklamalar yaptı. Ancak, her ailenin içinde yaşanan sorunların ve gizli öfkenin, dışarıda görünenden çok daha fazlası olduğu unutulmamalıdır.
Şimdi Zeynep Y.’nin durumu, yargı ve toplum nezdinde nasıl bir sonuç doğuracak, merak konusu. Olayın seyrinin, kadınlar üzerindeki şiddete karşı verilen tepkilerin ve toplumsal tutumların değişiminde bir başlangıç olup olmayacağı ise zamanla netleşecek. Acil bir çözüm ve güçlü bir toplumsal yapı için herkesin üzerine düşen sorumluluklar var. Aldatma, kıskançlık ya da şiddet gibi konular, ilişkilerde asla göz ardı edilmemesi gereken olgulardır. Eğitim ve farkındalık yaratarak, toplumsal normları değiştirmek, sağlıklı ilişkilerin kurulmasına yardımcı olacaktır.
Sonuç olarak, Zeynep Y. ve Ahmet Y. arasındaki olay, sadece bir cinayet vakası olarak değil, aynı zamanda ilişkilerdeki güven sorunları ve toplumda var olan şiddet eğilimleri açısından ele alınması gereken bir durumdur. Bu tarz olayların önlenmesi adına sadece yasal değil, sosyal düzlemde de adımlar atılmalıdır. Kadın, erkek eşitliği ve sağlıklı ilişkileri teşvik eden bir kültür geliştirmek, şiddeti sona erdirmenin önemli bir adımı olacaktır.